Aynı evde yasayan Cemre, Yasemin, Eren ve Gülçin, okudukları gösteri sanatları akademisini bitirmeye çalısırken, baslarına gelen trajikomik bir olay yüzünden, altına girdikleri yüklü miktardaki borcu ödemek zorunda kalınca, kendilerini bir anda sahne dünyasının parıltılı ısıkları altında bulurlar. Ancak bu durum, okuldan atılma riskini de beraberinde getirir. Genç yaslarında, bir yandan söhret olmanın agır yükünü tasımaya
çalısırken, diger yandan gerçegi Akademinin Müdürü Erol Hoca’dan saklamak için ugrasırlar.
Çıktıkları yolda en büyük yardımı, San hocası Banu, dans hocası Mustafa ve barlarda sarkı söyledigi için akademiden atılan ama yetenekli bir müzisyen olan Mert’den alırlar. Mert, akademide okuyan Tolga’yla birlikte kızların alt katında yasamaktadır.
Kızların söyleyecegi sarkıları yazan ve besteleyen Mert, aynı zamanda kızların konser baglantılarını da yapar. Zaman içinde Gülçin, hem Mert’in ilham kaynagı, hem de sevgilisi
olacaktır.
Cemre ise okulun zengin çocuklarından Emre ile çıkarken, Eren, okulun kendini begenmis, agzı iyi laf yapan tek ögrencisi Barıs’la birlikte olur. Taa ki, Barıs ve Emre’nin onları tavlamak için iddiayı girdigini ögrenene kadar. Bu süre içinde Cemre’ye asık olan
Emre, degismeye ve iyi biri olmaya baslarken, Barıs teselliyi Emre’nin eski sevgilisi Alev’in kollarında bulur.
Alev kızların can düsmanıdır. Yine kendisi gibi kızlardan nefret eden Arzu’yla, kızları kötü duruma düsürmek için elinden geleni yapar. Yasemin ise diger kızlar kadar sanslı degildir. Her nedense, okulun “inek” çocugu Korkut, Yasemin’e asıktır. Yalnızlıktan nefret etse de Yasemin, erkeklere bir türlü
güvenememektedir. Cemre, Yasemin, Eren ve Gülçin, bütün bu mücadele içinde, askı, hayal kırıklıklarını, nefreti, sevgiyi ve hüznü tadarken, bir yandan da inanılmaz eglenirler.